Antik MısırArkeoloji🌐

Antik Mısır Papirüsü

Mısır Papirüsü

Mısır Papirüsü, (cyperus papyrus) bir zamanlar başta Mısır Deltası’nın vahşi doğasında olmak üzere Nil Nehri Vadisi’nin başka yerlerinde de bolca yetişen, ancak artık oldukça nadir bulunan bir bitkidir. Papirüs tomurcukları sığ tatlı suda ve derin doymuş Delta çamurunda büyüyen yatay bir kökten açılır. Boyları 16 feet’e (5 m) kadar ulaşan saplar, genellikle meyve veren küçük kahverengi çiçeklerle son bulurdu. Bu bitkiler bir zamanlar sadece bölgenin doğal bitki örtüsünün bir parçasıydı, ancak insanlar onlar için faydacı bir amaç bulduklarında, çiftliklerde yetiştirildiler ve yönetildiler, yoğun bir şekilde hasat edildiler ve kaynakları tükendi. Papirüs bugün hala Mısır’da bulunmaktadır ancak sayıları oldukça azalmıştır.

Mısır Papirüsü

Mısır’ın papirüsü en çok yazıyla ilişkilendirilir – aslında İngilizce ‘paper’ kelimesi ‘papyrus’ kelimesinden gelir – ancak Mısırlılar bitki için belgeler ve metinler için bir yazı yüzeyi dışında birçok kullanım alanı bulmuşlardır. Papirüs besin kaynağı olarak, ip yapımında, sandalet yapımında, kutu, sepet ve hasır yapımında, pencere gölgeliği olarak, oyuncak bebek gibi oyuncaklar için malzeme olarak, boğaz hastalıklarından korunmak için muska olarak ve hatta küçük balıkçı tekneleri yapımında kullanılmıştır. Aynı zamanda dini bağlılıkta da rol oynamıştır, çünkü genellikle ankh sembolünü oluşturmak için birbirine bağlanır ve tanrılara hediye olarak sunulurdu. Papirüs aynı zamanda Yukarı ve Aşağı Mısır’ın birliğinin nişanı olan Sma-Tawy’de kullanılarak siyasi bir sembol olarak da hizmet etmiştir. Bu sembol, bir lotusla (Yukarı Mısır’ın sembolü) bağlanmış bir papirüs demetidir (Aşağı Mısır Deltası ile ilişkilidir).

PAPIRÜS YAZININ YANI SIRA BESIN KAYNAĞI OLARAK, IP YAPIMINDA, SANDALET YAPIMINDA, PENCERE GÖLGELIĞI OLARAK, OYUNCAK BEBEK GIBI OYUNCAKLAR IÇIN MALZEME OLARAK, BOĞAZ HASTALIKLARINDAN KORUNMAK IÇIN MUSKA OLARAK VE HATTA KÜÇÜK BALIKÇI TEKNELERI YAPIMINDA KULLANILMIŞTIR.

Bitki aynı zamanda tapınak ve anıtlarda taşa kazınmış olarak görülebilir ve Mısır’ın Sazlık Tarlası olarak bilinen öbür dünyasının papirüs bolluğuna kadar bereketli Nil Nehri Vadisini yansıttığı düşünüldüğünden yaşamı ve sonsuzluğu sembolize eder. ‘Sazlık Tarlası’ adı aslında papirüs bitkisinin sazlıklarına atıfta bulunmaktadır. Ancak aynı zamanda papirüs çalılıkları bilinmeyeni ve kaos güçlerini temsil ediyordu. Krallar düzenli olarak Delta’nın papirüs tarlalarında avlanırken tasvir edilerek düzenin kaosa üstünlüğünü sembolize etmişlerdir.

Papirüs tarlalarının karanlık ve gizemli doğası mitolojide sıklıkla bir motif olarak kullanılmıştır. Papirüs tarlaları birçok önemli mitte yer alır; en önemlisi de Osiris ve İsis‘in Osiris’in kardeşi Set tarafından öldürülmesi ve İsis’in çocukları Horus’u Delta’nın bataklıklarında saklamasıdır. Bu olayda papirüs sazlıkları anne ve çocuğu Set’in Horus’u öldürme niyetinden saklamış ve böylece düzenin düzensizliğe, ışığın karanlığa galip gelmesini sembolize etmiştir.

İsim ve İşlem

Papirüs bitkinin Yunanca adıdır ve Mısır dilinde ‘kraliyet’ veya ‘firavununki’ anlamına gelen papuro (pa-per-aa olarak da verilir) kelimesinden geliyor olabilir çünkü merkezi hükümet arazinin sahibi olduğu ve daha sonra bitkinin yetiştiği çiftlikleri denetlediği için papirüsün işlenmesini kontrol ediyordu. Eski Mısırlılar bitkiye tazelik kavramının formları olan djet, tjufi ya da wadj diyorlardı. Wadj ayrıca gürlüğü, gelişmeyi, yeşilliği ifade eder. Papirüs kesildikten, hasat edildikten ve rulo haline getirildikten sonra, taze yazı yüzeyine atfen ‘temiz’ veya ‘açık’ anlamına gelebilecek djema olarak adlandırılırdı.

Nebamun Bataklıklarda Avlanıyor

Papirüs, Mısır’da Predynastic Dönem’in (M.Ö. 6000-c.3150) başından itibaren hasat edilmiş ve Mısır’ın tarihi boyunca Ptolemaic Hanedanlığı’na (M.Ö. 323-30) ve Roma Mısır’ına (M.Ö. 30-M.S. 640) kadar hasat edilmeye devam etmiştir. Tarla işçileri bitkileri bataklıktan keskin bıçaklarla diplerinden keserek, sapları bir araya getirerek ve onları bir işleme merkezine getiren bir taşıma aracına taşıyarak hasat ederlerdi. Tarihçi Margaret Bunson, bitkilerin işlenebilir levhalar haline getirildiği süreci anlatmaktadır:

Papirüs bitkisinin gövdesi ince şeritler halinde kesilmiş ve bu şeritler dik bir şekilde yan yana dizilmiştir. Bitkiden elde edilen bir reçine çözeltisi yere serildi ve ikinci bir papirüs tabakası yatay olarak yerleştirildi. İki katman daha sonra preslenir ve kurumaya bırakılırdı. Tek tabakaların birleştirilmesiyle devasa papirüs ruloları yapılabiliyordu… Bir papirüsün liflerin yatay olarak uzandığı tarafı recto, liflerin dikey olarak uzandığı tarafı ise verso’dur. Rekto tercih edilirdi ancak belgeler için verso da kullanılırdı ve tek bir papirüs üzerinde iki ayrı metnin yer almasına olanak tanırdı. (201)

Mısırbilimci Rosalie David, bitkilerin yaprak haline getirilme sürecinin aşamalarını detaylandırarak açıklamaya katkıda bulunuyor:

İlk aşamada, bitkinin sapı parçalara ayrılmış ve özü kesilerek çekiçle dövülmüş ve yongalar elde edilmiştir. Bunlar yan yana ve çapraz olarak iki kat halinde dizilmiş ve daha sonra dövülerek yaprak haline getirilmiştir. Daha sonra tek tek sayfalar aynı şekilde birbirine yapıştırılarak yirmi sayfalık standart bir rulo oluşturulurdu; bazen daha da uzun bir yazı yüzeyi sağlamak için rulolar gerektiği kadar birbirine yapıştırılırdı. Güneşte kuruduktan sonra tüm şerit, yatay lifler iç tarafta kalacak şekilde sarılırdı. Bu, üzerine ilk yazılacak olan “recto” idi. (200)

Artık rulolar halinde birleştirilen yapraklar daha sonra tapınaklara, hükümet binalarına, pazara taşınır ya da ticaret yoluyla ihraç edilirdi. Papirüs genel olarak yazıyla yakından ilişkili olsa da, üretim maliyetleri oldukça pahalı olduğu için aslında çoğunlukla sadece dini ve devlet metinleri için kullanılıyordu. Tarlalarda ve bataklıklarda el emeği harcamanın maliyetli olmasının yanı sıra, bitkiyi tahrip etmeden metodik olarak dövmek ve işlemek için vasıflı işçiler gerekiyordu. Günümüze ulaşan papirüslerin tamamı tapınaklardan, devlet dairelerinden ya da varlıklı veya en azından hali vakti yerinde kişilerin kişisel koleksiyonlarından elde edilmiştir. Yazılı eserler genellikle tahta, taş ya da ostrakalar (kil kap parçaları) üzerinde görülür. Papirüs tomarının üzerine eğilmiş Mısırlı kâtip imajı doğrudur, ancak o tomarı eline almadan çok önce, çanak çömlek parçaları, taş parçaları ve tahta parçaları üzerine yazma alıştırmaları yapmak için kelimenin tam anlamıyla yıllarını harcamış olmalıdır.

Kullanım Alanları ve Örnekler

Eski Mısır’ın kâtipleri zanaatlarını öğrenmek için yıllarını harcarlardı ve varlıklı ailelerden olsalar bile, derslerinde değerli malzemeleri israf etmelerine izin verilmezdi. David, “en yaygın ve en ucuz yazı malzemelerinin ostrakalar ve tahta parçaları olduğunu belirtmektedir. Bunlar genellikle okul çocukları tarafından mektup ve alıştırmalar için kullanılırdı” (200). Ancak bir kişi yazının temellerini öğrendikten sonra papirüs tomarı üzerinde alıştırma yapmasına izin verilirdi. David, ostrakalar üzerinde yapılan alıştırmaların bazen papirüs üzerinde de tekrarlandığını ve her iki formda da tamamlanmamış eserlere sıklıkla eksik kelimeler ya da cümleler eklendiğini belirtmektedir.

Bir yazı malzemesi olarak papirüs ilahiler, dini metinler, ruhani öğütler, mektuplar, resmi belgeler, bildiriler, aşk şiirleri, tıbbi metinler, bilimsel veya teknik kılavuzlar, kayıt tutma, büyülü incelemeler ve edebiyat için kullanılmıştır. Mevcut parşömenler, bir sayfalık parçalardan, altmış beş fit (20 metre) uzunluğunda bir parşömen üzerinde 110 sayfa uzunluğunda olan ünlü Ebers Papirüsü’ne kadar çeşitlilik göstermektedir. Ebers Papirüsü, eski Mısır’da tıp ve büyünün birbiriyle nasıl ilişkili olduğunun kanıtı olarak rutin bir şekilde atıfta bulunulan tıbbi bir metindir. Kahun Jinekoloji Papirüsü, Londra Tıp Papirüsü ve Edwin Smith Papirüsü gibi diğer papirüs parşömenleriyle birlikte bu eserler, eski Mısırlıların engin tıbbi bilgi ve becerilerini ve büyük ve küçük yaralanmaları, çeşitli rahatsızlıkları ve kanser ve kalp hastalığı gibi ciddi durumları nasıl ele aldıklarını kanıtlamaktadır. Anksiyete, depresyon ve travma vakaları da kürtaj, doğum kontrolü, adet krampları ve kısırlık gibi konular gibi Mısır’ın tıbbi metinlerinde ele alınmaktadır.

Edwin Smith Papirüs

Papirüs elbette edebi metinler için de kullanılmıştır. ‘Edebiyat’ terimi genellikle tıp metinleri, kraliyet kararnameleri ve bildirileri, mektuplar, otobiyografiler ve biyografiler, dini metinler ve diğerlerinin yanı sıra hayal gücünün eserlerinden oluşan bir dizi eski Mısır eserine uygulanır. Bu eserlerin bir kısmı mezarlara, tapınak duvarlarına ya da dikilitaş ve stellere yazılırken, yaygın ‘edebiyat’ tanımına uyanlar papirüs üzerine yazılmıştır. En iyi bilinenlerden bazıları Batık Gemici Masalı, Wenamun’un Raporu ve Sinuhe Masalı’dır, ancak daha pek çokları da vardır.

Eski Mısırlı kâtipler siyah ve kırmızı mürekkeple yazarlardı. Kırmızı, iblislerin ya da kötü ruhların isimleri için, yeni bir paragrafın başlangıcını işaretlemek için, bir kelimeyi ya da pasajı vurgulamak için ve bazı durumlarda noktalama işaretleri için kullanılırdı. Kâtipler, içinde siyah ve kırmızı boya kekleri ve boyayı mürekkebe karıştırıp seyreltmek için bir su matarası bulunan tahta bir kutu taşırlardı. Kalem başlangıçta yumuşak uçlu ince bir kamıştı, ancak M.Ö. üçüncü yüzyılda yerini çok ince bir noktaya kadar keskinleştirilmiş daha sağlam bir kamış olan stylus’a bıraktı. Bir kâtip papirüs rulosunun arka yüzünde bir çalışmaya başlar, içini doldurana kadar yazar ve sonra ters çevirerek metne arka yüzde devam ederdi. Bazı durumlarda, sadece recto kısmı kullanılmış bir papirüs rulosu başka bir kâtip tarafından alınır ve tamamlayıcı ya da tamamen ilgisiz başka bir çalışma için kullanılırdı.

Mısırlı Kâtibin Paleti

Ancak belirtildiği gibi papirüs sadece yazı yazmak için kullanılmıyordu. Bitki pişirilip yenebilirdi ve Herodot papirüs kökünün Mısır diyetinin temel maddelerinden biri olduğunu bildirmektedir. Daha sonra patatesin diğer kültürlerde olduğu gibi çeşitli yemeklerde kesilip hazırlanmıştır. Papirüs sadece bir besin kaynağı değildi, aynı zamanda inanılmaz çeşitlilikte bir kullanım alanına da sahipti. En eski Mısır kayıkları, papirüs saplarının sıkıca örülmesi ve yine papirüsten yapılmış bir iple bağlanmasıyla yapılmıştır. Bu teknik, avcılar ya da balıkçılar tarafından kolayca taşınabilen hafif ve su geçirmez bir tekne yaratmıştır. Papirüs kayığı çok sayıda mezar ve tapınak resminde yer alır ve aynı tasarım üzerine inşa edilen daha sonraki ahşap teknelerden belirgin bir şekilde farklı, daha doğrusal bir şekle sahiptir. Papirüs, birincil malzeme olarak ahşabın yerini aldıktan sonra bile Mısır teknesinin önemli bir unsuru olmaya devam etmiştir. Küçük ahşap gemiler büyük yelkenli gemilere dönüştürüldüğünde, bitki yelkenler için halatlara dokunmuştur. Bununla birlikte, papirüs halatı yelkenciliğin yanı sıra bir dizi amaç için de kullanılmış ve oldukça güçlü olan papirüs lifi başka ürünlerde de yararlı olmuştur.

Paspaslar ve pencere gölgelikleri, yazı malzemesi yapımında kullanılana benzer bir teknikle dokunuyordu. Bitkinin sapları dikey olarak yerleştirilir ve daha sonra diğerleriyle yatay olarak dokunur ve sıkıca çekilir; daha sonra bitkiden elde edilen daha ince bir lifle bağlanırdı. Sandaletler papirüsün sarılmasıyla yapılırdı ve o kadar sağlamdı ki birçok örneği yapıldıktan binlerce yıl sonra hala iyi durumda bulunmuştur. Papirüs sandaletleri yapmak büyük bir beceri gerektiriyordu ve çoğu insan için çok pahalıydı. Herodot, Amun rahiplerinin yalnızca papirüs sandalet giydiklerini bildirir ki bu, diğer kanıtlarla birlikte, akademisyenler tarafından rahiplerin büyük zenginliğinin bir başka kanıtı olarak yorumlanmaktadır. Bebekler ya da diğer oyuncak figürler, sapların bir araya getirilip sıkıca bağlanmış liflerle şekillendirilerek bir baş, kollar ve bacaklar oluşturulmasıyla yapılırdı.

Papirüs Sandalet

Bitkinin bu “demetlenmesi” tanrılara sunulan popüler bir sunu olan ankh şeklinin yaratılmasında kullanılmıştır. Yaşamın ve sonsuz yaşam vaadinin sembolü olan ankh, eski Mısır’ın en önemli simgelerinden biriydi ve tapınaklarda ya da dikilitaşlarda tanrılara sunulan adaklarla birlikte sıkça yer alırdı. Mısırbilimci Richard H. Wilkinson, “ankh’ın çiçek buketleri ve ‘papirüs demeti’ (papirüs saplarından oluşan merkezi bir demetin etrafına bağlanan çiçek ve bitki demetleri) ile nasıl sembolize edilebildiğini ve bu demetlerin genellikle tanrılara sunulduğunu” belirtmektedir (161). Aynı teknik ülkenin birliğini temsil eden Sma-Tawy sembolünün yaratılmasında da kullanılmıştır. Papirüsün birlik ve tanrılarla ilişkilendirilmesi, bitkinin, tanrılar ve toprağın armağanları gibi, insanların yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olması açısından uygundur.

-ingilizceden çevrilmiştir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

worldhistory

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu