Arkeoloji🌐Coğrafi

Antik İtalya Coğrafyası

Antik İtalya

Antik İtalya. Apeninler yarımadası: Coğrafi özellikler. İtalya, üç tarafı Adriya (Mare Hadriaticum), İyon (Mare Ionium) ve Tiren (Mare Tyrrhenum) denizleriyle çevrili Apeninler yarımadasında bulunmaktadır. Kuzeyde, aşılması güç Alp Dağları İtalya’yı Avrupa’nın geri kalan bölümünden ayırır. Eski coğrafyacı Strabon, pek haklı olarak, Alpler’in ve denizlerin, İtalya’yı istila etmek isteyen düşmanlara karşı “emin bir tabya” oluşturduğunu söylemiştir. Ama, deniz aynı zamanda, İtalyalıların Akdeniz havzasının öteki ulusları ile erkenden ilişkiler kurmalarını ve bunların kültürlerini özümlemelerini sağlayan, bütün yönlere açık bir yoldu. İtalya’nın bir başka özelliği de uygun iklimdir. Kış aylarının ortalama ısısı artı 6 santigrad derece (ocak, Roma) ile artı 11 santigrad derece (Sicilya) arasında değişir; bu da hayvanları bütün yıl otlakta bırakmaya olanak verir. İtalyalılar, en erken ilkçağdan itibaren, tahılın (arpa, sert buğday, darı) dışında bağ, kestane ve dut yetiştiriyorlardı; Grekler ve Fenikeliler daha sonra İtalya’ya zeytin, hurma ve nar ağacı vb., getirdiler.
İklimin yumuşaklığı, örneğin giysinin (gömlek, cübbe) yanı sıra, üstü açık, havuzlu bir “atrium”un (iç avlu) çevresine inşaa edilmiş, Grek evine akraba olan, İtalik konutun güney tipi gibi, İtalya’nın eski uluslarının hayatının başka görünümleri üzerinde de etkisini gösterdi. Ama bu doğal koşullar arasındaki benzerliklerin yanı sıra, İtalya ile Hellas’ın coğrafi yapılarındaki farklılıkları belirtmemiz gerekir.

İlkin, İtalya’nın 300.000 km. kare olan yüzölçümü Hellas’ın yüzölçümünün beş katıdır.

bunun sonucu olarak da nüfusu çok daha fazladır. İtalya’da gözlemlenen bütün olguların en “büyük” ölçeklisi buradan kaynaklanmaktadır. İkinci farka gelince: Apeninler yarımadası Balkanlar gibi dağlık bir ülke olmasına karşın, Apeninler dağ zinciri daha az sarp ve ulaşılması daha kolaydır ve kolları, Hellas’ın sarp dağları gibi İtalya’yı birbiriyle ilişkisi olmayan bölgelere bölmezler. İtalya’nın akarsuları da, aynı zamanda, ulaşımı kolaylaştırırlar: Doğuya akan, gemi ulaşımına elverişli ?adus ya da Eridan (bugünkü ?ô) ve batı kıyısının nehirleri: Arnus (Arno), Tiber ve Volturno. Bununla birlikte, bunların aşağı kesimleri, Arno’nun ağızlarında malarya yuvası Toskana Bataklıklarını, Latium kıyılarında ise insanların yaşamı ve liman yapımı için elverişli olmayan ?ontins Bataklıkları’nı oluşturan kumlu alüvyonla kaplıdır. İtalya kıyıları, genellikle, ayça ya da “V” biçiminde körfez ve koylarla kaplı Hellas kıyıları kadar deniz ulaşımına elverişli değildir. Nihayet, kayalık ve verimsiz Hellas’ın tersine, Apenninler bir tarım ülkesidir. İlkçağ yazarları İtalya toprağının verimliliğine daha o zamanlar şaşırmışlardır. Bu alanda ?o vadisi (Gallia Cisalpina) ve bunun yanı sıra Etruria, Latium ve Campania’yı kapsayan batı ovası dikkati çekerler; Campania yılda üç kez ürün verir. Alp Dağlarındaki otlaklar ve akarsu ağızlarındaki zengin bitki örtüsüyle kaplı bataklık arazi hayvancılığın gelişmesine yardımcı oluyordu.
Bruttium’a (Calabria), büyük bir olasılıkla İtalya sözcüğünün geldiği ve “danalar memleketi” anlamına gelen Vitelieu adı verilmişti.

İtalya’nın ilkel (tarihöncesi) uygarlıkları.

Arkeolojik araştırmalar, Apenninler yarımadasında Balkanlar’dan çok daha önce insanların yaşamaya başladığını göstermektedir, yarımada eski Taş Çağı’nı (Liguria dağlarındaki paleolitik resimli mağaralar) yaşadı, oysa Balkanlar’ın ?aleolitik dönemi yaşadığı şimdiye kadar kanıtlanmadı. Aynı şekilde, bütün yarımadada, Sicilya ve Sardinya’da (M.Ö. IV yüzyıldan itibaren) Neolitik dönemin izlerine bol bol rastlanmaktadır. Bol yaban hayvanı kemik yığınları ve deniz kabuğu katmanları, neolitik yerleşim yerlerinde, bu dönemde, avcılık ve balıkçılığın egemen olduğunu kanıtlamaktadır. M.Ö. III.Binden itibaren, taşın yanı sıra bakır (çeşitli eşyanın yapımında) kullanımı (Kalkolitik dönem) başlamıştır; aynı zamanda, hayvancılığın ve özellikle küçük baş hayvancılığının (koyun, keçi, domuz kemiklerine kazılarda bol bol rastlanmaktadır) başlangıçları gözlemlenmektedir.
Bronz Çağı’nı (M.Ö. II.bin), kuzey İtalya’da, Terremare adı verilen uygarlık temsil etmektedir: Bu uygarlığı kuranlar, kazık temeller üzerinde tahkim edilmiş yerleşim yerlerinde yaşıyorlardı; bunların humuslu topraktan (“terra marna” deyimi “yağlı toprak” anlamına gelmektedir) oluşan yamuk şeklindeki tepeleri günümüze ulaşmıştır. İlk zamanlarda, taş ve kemikten aletler yapmayı sürdüren sakinleri, giderek, bakır ve bronzu yaygın bir şekilde kullanmaya başladılar.

Arkeoloji defterim

mehmet aslan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu